“İnşaat’ta 43 yılı aşkın tecrübe …”
Amacımız: Doğru bilgi, yüksek kalite, düşük maliyet, geniş ekipman ve donanım ile en kısa zamanda en kaliteli işi yapmaktır.
Kurucumuz FATİH ÖREN, 1970 yılında dekorasyon sektöründe başladığı iş hayatında 1979 yılında MERT MOBİLYA’yı, 1982 yılında ise MERT İNŞAAT’ı kurarak sektörde bir çok resmi kurum, özel kişi ve kuruluşlara iş yapmıştır. Bitirdiğimiz işlerin tecrübesi, birikimi ve müşteri memnuniyeti bizi kurumsallaşmaya götürmüştür.
1995 yılında MERT İNŞAAT DEKORASYON LİMİTED ŞİRKETİ, 2008 yılında ise MERT İNŞAAT TAAHHÜT SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ. olarak unvan değişikliği yapılmıştır.
2010 yılından bu yana MRT ENERJİ İNŞAAT olarak enerji ve inşaat alanında faaliyet sürdürmekteyiz.
2013 yılında MERT İNŞAAT TAAHHÜT SAN.VE TİC. A.Ş. olarak ünvan değişikliği yapılmıştır.
MERT İNŞAAT; yaptığı konut, villa ve fabrika inşaatları ile her geçen gün tecrübesini perçinleştirmiş ve geniş çaplı bir portföy oluşturmuştur.
Hedeflerimiz: Her geçen gün kalitemizi ve iş gücümüzü deneyimlerimizle artırarak, yurt içi ve yurt dışında hedeflediğimiz gerçek konuma gelmektir.
Kuruluş Hikayemiz: Her oluşumun bir hikayesi vardır. Her mutluluğun, her mutsuzluğun, başarı ya da başarısızlığın… Sonu güzel biten hikayeler paylaşılır genellikle. Çocuklara, dostlara, yakınlara anlatılır gülümseyerek…
Mert İnşaat’ın kuruluşu da işte böyle bir hikaye. Günlerden bir gün, küçük çocuk tatil gününde babasıyla birlikte onun çalıştığı iş yerine gitmiş. Çocuk afacan ve meraklı tavrıyla etrafta dolaşırken kapısı açık bir oda görmüş. Odadaki her şey küçük çocuğa çok büyük ve güzel gözükmüş. Hele o koltuk. Yumuşak deri kaplı, hem de dönüyor. Bütün cesaretini toplayıp oturuvermiş koltuğa ve başlamış dönmeye.
O sırada odasına giren patron, koltuğunda oturan küçük çocuğu görünce, kızgın bir ses tonuyla kalkmasını istemiş. Sesi duyan küçük çocuğun babası da gelmiş hemen. Bir patronuna bakmış, bir oğluna. Oğlu o sırada “Keşke benim babam da patron olsaydı.” demiş. Hani insan hayatında çok önemli anlar vardır ya, o an baba için işte öyleymiş. Bir karar vermiş. İyi ki de vermiş.
Başlamış kendi işini yapmaya. O an hayatında o kadar önemliymiş ki kurduğu şirkete oğlunun adını vermiş ve başlamış azimle çalışmaya. Yıllarca emek vermiş, giderek büyütmüş işini, oğlunun ve işinin adı gibi mertçe, azimle ve birçok başarıya imza atarak.
Yıllar geçmiş ya bu arada, küçük çocuk da büyümüş. Geçen yıllarda hep babasının etrafında olmuş kızacak kimse olmadan. Her yeni gün bir şeyler öğrenmiş hayata ve babasının yaptığı işe dair.
Bir gün gelmiş küçük çocuk bir yetişkin olmuş. Yeni dünyanın vizyonuyla, babasının misyonunu birleştirip, alıştığı kalite anlayışı ve geliştirdiği markalaşma stratejisini bir imza olarak kullanmaya başlamış. Babası bakmış ki her şey yolunda, bir müddet sonra koltuğu bırakmış oğluna. Bana ihtiyacın olursa buralardayım demiş. Çocuk şimdi bazen yürüyor hızlı adımlarla, bazen de koşuyor. Arada bir iki soluk almak için oturuveriyor hiç aldırmadan bazen bir koltuğa, bazen sandalyeye ya da şantiyede bir taşın üzerine nereye oturduğuna hiç aldırmadan.